Zonguldak’ta Psikolojik danışman & Advanced Master Trainer Ayberk Aygün, LGS sınavı sonrasında öğrencilerde oluşacak kaygı probleminin kişide bir çok etki bıraktığına dikkat çekti. Öğrencilerin kaygı problemlerine veliler tarafından dikkat edilmesi gerektiği belirtti.

Geçtiğimiz pazar günü Türkiye genelinde 1 milyon 246 bin 429 öğrenci Liselere Geçiş Sınavı'na (LGS) girdi. Sınav süreci, sadece öğrenciler için değil, aynı zamanda veliler için de yoğun bir stres ve kaygı dönemi oldu. Sınavın sona ermesiyle birlikte, sonuçların açıklanmasını beklerken dikkat edilmesi gereken bir çok psikolojik bulunmaktadır.

Sınav kaygısı, öğrencilerin akademik performansını doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Yoğun kaygı, öğrencilerin dikkatlerini toplamasını zorlaştırır, bilgiye erişimlerini engeller ve sonuç olarak performanslarını olumsuz yönde etkiler. Öğrenciler, daha önceki öğretim hayatlarında bu kadar zorlayıcı bir süreçle karşılaşmamışlardır; bu nedenle pek çoğu için uyum sağlamak zor olmuştur. Bu nedenle, sınav sürecinde kaygının nasıl yönetileceğini bilmek büyük önem taşır. 

“VELİLERİN TUTUMLARI ÇOCUKLARDAKİ KAYGILARI ETKİLEMEKTEDİR”

Velilerin sınav sürecindeki tutumları da çocukların kaygı düzeyini büyük ölçüde etkiler. Aşırı beklenti ve eleştirel tutumlar, çocukların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve kaygılarının artmasına neden olabilir. Olumsuz geri bildirimler, çocukların özgüvenini zedeler ve akademik performanslarını olumsuz yönde etkiler. Velilerin, çocuklarını koşulsuz kabul etmeleri, destekleyici ve anlayışlı bir tutum sergilemeleri bu noktada büyük önem taşır. Çocuklarına karşı sabırlı ve empatik davranarak, onların duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalıdırlar. Hayatın başarısızlıklarla dolu bir maraton olduğunu unutmamak gerekir. Bir sınavdaki başarı ya da başarısızlık, hayatın genel başarısını belirleyen tek faktör değildir. Öğrencilere, başarının sadece bir sınavla ölçülmediğini, hayat boyu süren bir öğrenme ve gelişme süreci olduğunu anlatmak önemlidir. LGS, bu maratonun sadece bir ara basamağıdır. Başarısızlıklar, öğrenme fırsatları olarak görülmeli ve bu süreçte çocuklar desteklenmelidir.

“SINAV STRESİ ERGENLİK DÖNEMİNİ ETKİLEYEBİLİR!

Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, ergenlik dönemi (12-18 yaş) kimlik ve rol karmaşası evresidir. Bu dönemde gençler, kimliklerini bulma ve sosyal rolleri tanımlama sürecindedirler. Başarı ve başarısızlık deneyimleri, kimlik gelişimini doğrudan etkileyebilir. Sınav sürecinde yaşanan stres ve kaygı, bu kimlik oluşumunu olumsuz etkileyebilir. Veliler, çocuklarının bu dönemdeki duygusal ve sosyal ihtiyaçlarına duyarlı olmalı, onların kimlik arayışına saygı göstermelidir.Sigmund Freud’un psikoseksüel gelişim kuramına göre, ergenlik dönemi genital dönemdir ve bireylerin cinsel kimliklerini ve sosyal rollerini tanımladıkları bir süreçtir. Bu dönemde, bireylerin kendilerini ve çevrelerini keşfetmeleri önemlidir. Sınav stresi, bu doğal gelişim sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, öğrencilerin bu dönemde sosyal ve duygusal ihtiyaçlarına odaklanmak, onları desteklemek gerekir.

“ÖĞRENCİLERDEN ÇOK VELİLER DİKKAT ETMELİ!”

Sonuç olarak, LGS süreci hem öğrenciler hem de veliler için zorlu bir dönemdir. Sınav kaygısının yönetilmesi, velilerin doğru tutumlar sergilemesi ve çocukların gelişim dönemlerine uygun şekilde desteklenmesi, bu sürecin daha sağlıklı geçirilmesini sağlar. Unutulmamalıdır ki, hayat bir maratondur ve başarı da, bu maratonun sadece bir basamağıdır. Çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için onların yanında olmalı, desteklemeli ve anlamalıyız.


Unutulmamalıdır ki; her insan öğrenci ya da yetişkin başarılı olmak, kazanmak ister... Kazancın ve başarının doğru bir şekilde tanımlanması da çok önemlidir. Önüne gelen her engeli aşmak her aşamada başarılı olmak mı? Ne olursa olsun hedefe ulaşmak mi” ifadelerini kullandı.


Haber:Batuhan DARAKCI

Editör: Batuhan Darakci