Zonguldak'ta Aile Danışmanlığı yapan Zeynep Tetik, cinsel uyumun evlilikteki kritik rolüne dikkat çekti.

Tetik, yaptığı açıklamada cinsel uyumun yalnızca fiziksel değil; duygusal ve psikolojik bir bağ olduğunu ifade etti. Türkiye’de geliştirilen Evlilik Doyum Ölçeği’ne atıfta bulunan Tetik, evlilik doyumunun üç temel boyutunun "aile", "benlik" ve "cinsellik" olduğunu belirterek, cinselliğin evlilikte yalnızca bir parça değil, temel bir unsur olduğunu söyledi.

Zeynep Tetik’in açıklamaları şu şekilde;

“CİNSEL UYUM EVLİLİĞİ NASIL ETKİLER?”

Bir evliliğin sağlıklı işlemesinde birçok faktör rol oynar: İletişim, saygı, güven ve birlikte geçirilen zaman… Ancak çoğu zaman sessizce göz ardı edilen ve konuşulmadığında sorunlara yol açan çok önemli bir başka alan daha vardır: cinsel uyum.

Peki, cinsel uyum ne demek? Bu uyum olmadığında ne oluyor? Daha önemlisi, cinsel uyum sağlamak için neler yapılabilir?

Cinsel uyum, iki bireyin yalnızca bedensel değil, duygusal ve psikolojik olarak da birbirine uyum sağlamasını ifade eder. Türkiye’de geliştirilen Evlilik Doyum Ölçeği, evlilik doyumunun “aile”, “benlik” ve “cinsellik” olmak üzere üç boyuttan oluştuğunu ortaya koymuştur. Bu da gösteriyor ki cinsellik, evlilik doyumunun yalnızca bir parçası değil, çekirdeğini oluşturan unsurlardan biridir.

Sessiz Sorun: Cinsel Uyumsuzluk

Yapılan bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, evlilik doyumu ile cinsel doyum birbirinden ayrı düşünülemez. Hatta cinsel tatminin düşük olması; çiftler arası iletişimi zayıflatıyor, çatışmaları artırıyor ve boşanma oranlarını yükseltiyor.

Cinsel yaşam, evliliğin özel bir boyutudur ama bu boyut; empatiyle kurulan diyalogların, güvenle inşa edilen bağın ve paylaşımın üzerine oturursa anlam kazanır. Bir çift birbirinin iç dünyasını merak etmiyorsa, duygularını paylaşamıyor, öfkesini yönetemiyor, korkularını dillendiremiyorsa; cinsellik ya işlevsel bir görev haline gelir ya da zamanla ortadan kaybolur.

Birbirini dinlemeyen, eleştiren, yargılayan ya da duygusal olarak mesafe koyan çiftlerin cinsel yaşamları da zamanla yüzeysel, uzak ya da isteksiz hale gelebiliyor. Özellikle kadınlarda, duygusal olarak kendini güvende hissetmeme, bedensel yakınlığı da zorlaştırıyor. Erkeklerde ise duygusal geri çekilme ya da sevgiyi ifade edememe, fiziksel yakınlık ihtiyacını yalnızlığa ya da çatışmaya dönüştürebiliyor.

Cinsel uyum, çoğu zaman evlilikteki “görünmeyen tansiyonu” yansıtır. Dokunmanın azaldığı, bakışların kaçtığı, birlikte gülmenin unutulduğu evliliklerde, ilk sessiz alarm genellikle yatak odasında çalar. Ama o alarmı susturmak, sadece fiziksel bir çözümle değil; yeniden sohbet etmeye, yeniden dinlemeye, yeniden hissetmeye cesaretle mümkün olur.

Bu yüzden cinsellik, evliliğin merkezi olmak zorunda değil; ama sağlıklı bir evlilik için göz ardı da edilemez. Eşler arasında sevgi, güven, empati ve açık iletişimle beslenmeyen bir cinsel yaşam; zamanla yüzeyselleşebilir ya da işlevini yitirir. O nedenle cinsel uyumu inşa etmek isteyen çiftlerin önce birbirlerini anlamaya, duygularını paylaşmaya ve samimi bir bağ kurmaya gönüllü olması gerekir.

İyi Bir Cinsel Uyum Ne Sağlar?

Cinsellik, yalnızca tensel değil; ruhsal bir temastır da. Bu temas, eşlerin birbirine daha açık, daha dürüst ve daha bağlı hissetmesini sağlar. Kişi, kabul edildiğini, arzulandığını ve sevildiğini hisseder. Bu da güveni artırır, aidiyet hissini besler.

Cinsel olarak tatmin olan bireyler, ilişkilerinde daha sabırlı, daha şefkatli ve daha anlayışlı olma eğilimindedir. Özellikle eşler arasındaki iletişim sağlıklıysa, cinsellik bu iletişimi daha da kuvvetlendirir. Cinsellik hakkında rahatça konuşabilen çiftler, diğer zor konularda da daha açık ve yapıcı bir diyalog kurabilir.

Bunun yanında, düzenli ve tatmin edici bir cinsel yaşam, hem psikolojik hem de fizyolojik olarak stres düzeyini düşürür. Bedende salgılanan oksitosin ve endorfin gibi hormonlar, sadece haz değil, huzur da verir. Bu durum, çiftlerin gergin anları daha kolay yönetmesini ve kriz zamanlarında birbirine daha nazik yaklaşmasını mümkün kılar.

Ne Yapmalı?

İlk adım, açık iletişimdir. Cinsellik hakkında konuşmak hâlâ birçok çift için utanç verici ya da “ayıp” kabul edilse de, sağlıklı bir cinsel yaşam için bu konuşmalar kaçınılmazdır. Ne istendiğini, neyin rahatsız ettiğini, neyin arzu uyandırdığını konuşabilmek; hem cinsel uyumu hem de duygusal yakınlığı güçlendirir. Bu konuşmalar suçlayıcı değil, merak eden ve anlamaya çalışan bir dille yapılmalıdır.

İkinci olarak, eşlerin birbirine kulak vermesi ve empati kurabilmesi gerekir. Özellikle kadınlar için cinsellik çoğu zaman duygusal güvenle başlar. Kendini güvende hissetmeyen, yargılanan, ihmal edilen bir kadın için bedensel yakınlık zorlaşabilir. Aynı şekilde erkekler de yalnızca isteklerini ifade etmek değil, duygusal olarak görülmek ister. Bu nedenle hem duygular hem arzular ifade edilebildiğinde uyum daha kolay yakalanır.

Cinsel yaşamın zaman içinde değişmesi doğaldır. Özellikle çocuk, iş stresi, sağlık sorunları gibi yaşam olayları çiftin ritmini etkileyebilir. Bu yüzden beklentileri “standartlara” göre değil, çiftin kendi gerçekliğine göre ayarlamak önemlidir. Her çiftin ideal cinsel hayatı, sadece o çifte özgüdür.

Bir diğer önemli nokta ise fiziksel temasın sadece cinsellikle sınırlı kalmamasıdır. Sarılmak, el ele tutuşmak, göz göze gelmek… Bunlar küçük gibi görünse de, bedenin “güvendeyim” mesajı almasına yardımcı olur. Cinsellikten uzaklaşan birçok çiftin aslında dokunmaktan da uzaklaştığı görülür. Oysa temas, yakınlığın ilk ve en sade dilidir.

Ve tabii ki bazı durumlarda profesyonel destek almak da çok kıymetlidir. Cinsel isteksizlik, ağrı, performans kaygısı ya da iletişim sorunları gibi problemler kendiliğinden çözülmeyebilir. Cinsel terapi, bu süreçlerde hem birey hem çift olarak rahatlamayı, anlamayı ve uyumu yeniden inşa etmeyi mümkün kılar.

Sonuç olarak, cinsel uyum bir “olmalı” değil, bir “birlikte olabiliriz” meselesidir. Dayatma değil diyalogla, sabır değil suçlamasız sabırla, beklenti değil bağ kurma çabasıyla gelişir.

Kaynak: Haber Merkezi