Zonguldak’ın tarihine tanıklık eden, yüzyıllar boyunca yolcu ve yük taşımacılığının merkezi olan Zonguldak İskelesi, bugün sadece bir “seyir balkonu”na dönüşmüş durumda. Araştırmacı yazar Yüksel Yıldırım, kaleme aldığı nostaljik yazısında, kentin denizcilik kimliğini ve iskele kültürünü hatırlatarak, zamanında turizme dair yapılan hayalleri yeniden gündeme taşıdı.

İSKELE…

“Vapur, kayık gibi deniz taşıtlarının kıyıya yanaşabilmesi için yapılmış, karadan denizin içine doğru uzanan, tahta ya da beton yer ya da kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan ve inip binmeyi sağlayan, eğreti küçük köprü” anlamına gelir iskele…

Zonguldak iskelesinin, kentin tarihindeki yeri ve önemi çok önemlidir. Asırlardır kentin yolcu ve yük taşımacılığının yapıldığı noktasıdır. Unutmayalım, bu şehirde ilk ulaşım denizyoluyla sağlanmış ve uzun yıllar iskele kentin dış dünyaya açılan kapısı olmuştur. Yolcu, yük, erzak, eşya ve balıkçılıkta bu iskele kullanılmıştır.
Kentimize gelen bütün konukların yanında Irak, İran ve Afgan kralları bu iskeleden törenle uğurlanmıştır.

Sanayi şehri, balıkçı şehri derken bir baktık ki, geçte kalınmış olsa bile şimdi turizm şehri kimliğimizi ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. İlk gezi teknesi bu yaz turlara başladı. Limandan hareket edip Kapuz koyuna kadar kıyıdan koy-koy seyir yapıyor. Bu tekne ilk olmayacaktır elbette sayıları artacaktır. İnsanlar çok büyük ilgi göstererek bu turlara katılıyor.
Zonguldak bu turlara hiç yabancı değil. Sanayi ve balıkçı limanı kimliği taşıdığı yıllarda EKİ kurumuna ait 36 adet deniz vasıtasının olduğu bir limandı. Onlarca balıkçı barınağının da sığınağıydı.
Kentin bütün sahile kıyı yerleşimlerine bu iskeleden tekneler yük ve yolcu taşır. Yaz aylarında plajlara da ayrı seferler yapılırdı. Maden ve sanayi kimliği yanında denizcilik faaliyetlerinin de sürdürüldüğü bir kıyı şehriydi.

Kentin denizcilik için önemli bir hafızasına sahip iskelesinin, iskele özelliğini yok ettik ve yerine sadece balkon özelliği olan bir yapıyı getirdik. Hiçbir tekne ve deniz araçları artık bu haliyle yanaşamaz ve taşıma hizmetlerinde kullanılamaz durumda. Aynı alan kent hafızasındaki bilinen özelliğini de kaybetti. Şimdi, hal böyle olunca da yıkıldığı için eski halini aramaya başladık…

On sene önce bir ironi yazı kaleme almıştım, keşke dikkate alınsaydı:
“Kordon boyunda iskeleye bağlı gezi tekneleri çıkacakları mavi tur için hazırlık yapıyorlar, bunlardan bir kısmı Filyos koylarına diğerleri de Ereğli koylarına günlük seferleri için önceden rezervasyon yapmış turist otobüslerini bekliyorlar. Bu arada her gün yaklaşık 5-10 otobüs turist bu meydanı ziyaret ediyor. Ağırlıklı gelenler Fransız turistler atalarından kalan izleri takip ediyorlar, Fransız evleri ve tarihi binaları devlet tarafından koruma altında, Zonguldak ekonomisi açısından hepsi birer turizm gelir kapısı Az ileride eski işçi müdürlüğü binası tamamıyla restore edildi ve şehir müzesi olarak hizmet veriyor, turistlerin ziyaret yerlerinden biri burası. Gazipaşa Caddesi, Mithatpaşa tüneli, Site tüneli, Ontemmuz tüneli ve istasyon Caddesi ile Mithatpaşa arasında yapılan köprü ve viyadüklerin hizmete girmesinden sonra trafiğe kapatıldı. Liman arkasındaki turistik restorandan başlayıp Gazipaşa Caddesi’nden geçen, Maden müzesi ve Gökgöl mağarasına kadar devam eden nostalji tren seferleri çalışmaya devam ediyor. Müzeden çıkan turist kafilesi caddenin ortasından geçen bu trenle önce maden müzesi, Gökgöl mağarası daha sonrada 1956 yılında hizmete giren 2011'de müze olarak düzenlenen maden şehrinin kimliği olmuş Merkez Lavuarı müzesini nostalji treniyle ziyaret edip tekrar toplanma noktası kent meydanına geri dönüyorlar. Kordon boyundaki balık lokantaları da kent turizmine katkıda bulunan hizmetlerden, Ankara ve İstanbul bağlantı yolları duble oldu olalı, sadece balık yemek için Ankara ve İstanbul bölgelerinden gelen misafirler doldurmuş restoranları…”