Yüksek enflasyonun kalıcı hale geldiği ülkelerde yatırımcıların güvenli limanlara yönelme eğilimi artıyor. Türkiye'de de benzer bir tablo yaşanırken, uzun yıllardır süregelen "yastık altı" geleneğiyle birleşen güvensizlik ortamı, altını yeniden en çok tercih edilen yatırım aracı haline getirdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın son analizlerinde, altına yönelik yerli talepteki artış net bir şekilde görülüyor. Küresel ve yerel belirsizliklerin tetiklediği dalgalı piyasalarda, yatırımcılar altını istikrarın sembolü olarak görüyor.
ABD merkezli yatırım devi Goldman Sachs, özellikle hisse senetleri ve tahvillerin düşük performans gösterdiği dönemlerde, altın ve petrol gibi emtiaların pozitif reel getiri sağlayabileceğini belirtti. Geleneksel “%60 hisse, %40 tahvil” stratejisini benimseyen yatırımcılara çağrıda bulunan banka, portföylerine altın ve petrol ekleyerek riski %10 seviyelerinden %7'nin altına çekmenin mümkün olduğunu savundu.
Bankanın altın için 2025 yılı sonunda 3.700 dolar, 2026 ortasında ise 4.000 dolar öngörüsü yaptığı senaryo Türkiye'ye uyarlandığında, dolar/TL kurunun yıl sonunda 43 seviyesine çıkması halinde gram altının 5.100 liranın üzerine çıkabileceği hesaplanıyor. Bu da Türkiye’de altına yönelik talebin daha da artabileceğine işaret ediyor.
Goldman Sachs analistleri, petrolü de uzun vadede değer saklama aracı olarak öne çıkarırken, OPEC dışı ülkelerde üretim artışının 2028 itibarıyla ciddi şekilde yavaşlayacağını ve bunun arz şoku riskini artıracağını belirtti. Ancak mevcut yedek üretim kapasitesinin bu riski kısa vadede sınırladığı vurgulandı.