Doğu, yıllardır üzerinde çalıştığı seramik eserlerini öğrencilerinin teşvikiyle ilk kez Zonguldak’ta sanatseverlerle buluşturdu. İstanbul’daki galerilerle çalışan sanatçı, bu sergiyi planlamadığını ancak öğrencilerinin ısrarıyla böyle bir adım attığını belirtti.
Sanat yaşamına çocukluk yıllarında başlayan Tansel Doğu, Zonguldak’taki kırtasiyelerinde bir sanat bölümü kurarak malzeme temininden eğitime kadar birçok alanda aktif olarak çalıştım dedi.
Sergi sahibi Tansel doğu;”
Ben bu çalışmaları hep içimde saklıyordum. Öğrencilerimin desteğiyle evde ders veriyorum. Aslında bu sergi de onların teşvikiyle ortaya çıktı. Bu eserleri sergilemeyi hiç düşünmüyordum çünkü zaten İstanbul’da belirli galerilerle çalışıyorum. Ama öğrencilerim, “Bu eserler çok kıymetli, Zonguldak’ta da görülmeli,” dediler. Bu amaçla yola çıktık.
Eserler oldukça uzun bir süreçte ortaya çıkıyor. Defalarca fırına girebiliyorlar. Boyaları çok farklı; kendine özgü teknikler kullanılıyor. Fırınlama işlemi 1040 ile 1100 derece arasında gerçekleşiyor ve bir parçanın soğuması yaklaşık iki günü buluyor. Dolayısıyla yapım süreci baştan sona oldukça meşakkatli. Üstelik yaptığınız eserin fırından çıkıp çıkmayacağı da belli olmuyor. İlk aşamada çatlayıp çatlamayacağı tamamen bir sürpriz. Aslında fırına ne verdiğiniz değil, fırından ne aldığınız size sonucu gösteriyor.
Bu nedenle oldukça heyecan verici, adrenalini yüksek bir iş ama bir o kadar da keyifli. Seçtiğiniz konuya göre yapacağınız işler değişebiliyor; tabak çanak da yapabilirsiniz, daha güçlü, fikirsel işler de. Bunun dışında heykeller, replikalar ya da onları kendi bakış açınıza göre deforme ederek, hislerinizi katarak bambaşka formlar da oluşturabilirsiniz.
Seramik gerçekten çok keyifli bir uğraş. Bu sergi de benim için çok özel bir anı oldu.
Çocukluğumdan beri tuvallerim sergilenirdi. Lise yıllarından itibaren sanata ilgim hep vardı ama sadece bu alanda ilerlemedim. Zonguldak’ta bir kırtasiyemiz vardı. Ona bir sanat bölümü açmak istedim. Yurt dışından malzemeler getirerek, bunları okullarda tanıttım. Halk eğitim merkezlerinde de bu yolda ilerledim.
Yapım aşaması beni gerçekten çok yordu. Doğal bir yapıyı kendi formlarıma katarak başka bir formatta yürümek oldukça zorluydu. Yani, onunla ben adeta bir bebek gibi uğraştım. Hani bir buçuk yaşındaki bir çocuğun peşinden koşturursunuz ya işte onun gibi. Geceleri bile takip etmem gerekiyordu. Doğal olarak aramızda bir anne-çocuk ilişkisi oluştu.
Milim milim kuruttum onu. Bunu yaparken de inanılmaz keyif aldım. İçindeki figürler bana çok şey ifade ediyor. Yine eski bir döneme ait. Figürleri tek tek, uzun uzadıya anlatmayayım ama benim için çok kıymetli bir parça” ifadelerinde bulundu.